Artık Ramazan ayları, Sosyal Doku Hanımlar bölümünde farklı bir heyecan ve ayrı bir solukla yaşanıyor… Her sene farklı bir program uygulanarak gerçekleştirilen “Bu Ümmet’in Âsiyeleri” kampının bu seneki mevkii, Trabzon/Hayrat’ta bulunan Hamzalı Kız Kur’an Kursu oldu.
Doğanın etkileyici güzelliğini içine alan, yeşilliğin alabildiğince yoğunlaştığı ve belki de bir kamp için tefekkürün en güzel yapılabileceği yer olan Hamzalı Köyü’nde geçen yirmi üç günlük kampa yaklaşık seksen hanım kardeşimiz katıldı. Aylar öncesinden gün gün programın hazırlandığı kampta ana hedef, “Rahman’ın Kapısında” bulunduğumuzu hissederek Rahman Suresini özümsemek, Rahman’ı tanımak ve Müslümanlığımızın bize bahşettiği izzet ve şerefi anlamaktı…
17 Haziran Perşembe günü başlayan kamp, 7 Temmuz Salı günü nihayete erdi. İlk olarak Nureddin Yıldız Hocamızla yapılan toplantının ardından Hafsa Bilgin ablamızın koordinesinde devam eden kampta, her gün farklı bir ders programı yürütüldü.
Öncelikle Rahman Suresi’nin tefsiri ile beraber yeni bir yola adım atılırken, Rahman Suresinin muhtevasında bulunan yetmiş kelime de Arapça ve Türkçesiyle ezberlendi. Ayrıca yapılan belâgat dersleri ile de Rahman Suresi’nde daha fazla derinleşilmiş oldu. Her bir ayet için farklı dersler çıkarıldı, Rahman’ın kulları olduğumuz tekrar tekrar hatırlandı. Müslümanlar olarak üzerimizdeki izzet, şeref ve vakarlı duruşumuz ile beraber, Müslümanlar olarak ne kadar sıkıntı çeksek de zalimlerin hep var olacağı ama hesap gününün muhakkak geleceği de unutulmadı…
Kamp buyunca binanın dışı dâhil olmak üzere göze çarpacak her yerde asılı olan sloganımız “Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz ki?” ayetinin Arapçası oldu.
Bir diğer uygulama ise; her bir kardeşimize haftalar öncesinden Hocamızın “Hayat Rehberi” sohbetlerinden bir tanesi dağıtıldı. O derslere hazırlanan kardeşlerimiz sunumlarını, her biri on beş dakika sürmek suretiyle yaptılar ve kamera kaydına alındılar.
Aynı zamanda önceden hazırlanılan tarih sunumlarında ise katılımcı kardeşlerimiz tarafından gruplar halinde birer saatlik anlatımlar gerçekleştirildi ve Endülüs, Osmanlı, Arabistan, Avrupa, Hristiyanlık, Yahudilik, İran, Hindistan, Çin vs. ülke ve tarih konularına girilerek bilgiler paylaşılmış oldu.
Bunların yanında “Mektubunuz Var” adıyla yaptığımız derslerde, farklı halk kesimleri ve kültür gruplarından Hocamıza gönderilen sorulara, Hocamızın vermiş olduğu mektup şeklindeki uzun cevaplar okunarak sosyolojik tahliller yapıldı.
Her gün “kamp günlüğü” adı altında, kardeşlerimizin her biri bir köşeye çekilerek o günü tefekkür ederken kalplerinde olanları defterlerine kaydettiler.
İftar saatinden önce başlayan hatim saatinde ise, yirmi gün içerisinde toplamda kırk beş hatim indirildi ve Kur’an’ın bereketi de kampımız üzerinde hissedilmiş oldu.
Beraber yapılan iftar ve sahur programları, her akşam yapılan çay saatleri ve beraber aynı safları doldurduğumuz teravih namazları da kardeşliğimizi pekiştiren ve bizim koyduğumuz hedefe daha da sarılmamızı sağlayan diğer unsurlardan sadece bazıları oldu…
Kampımızın nihayetinde, Hocamızın da kampımıza iştirak etmeleriyle beraber üç oturumda yapılan sınav mahiyetindeki görüşmelerin sonrasında, büyük bir tefekkür atmosferinde geçen saatlerin ardından kampımız sona erdi…
Evet, bu kampta niyetler çok büyüktü… Hedef, Kur’an’ın önümüze koyduğu tabloyu yaşamak ve yaşatmaktı. Geri döndüklerinde, seksen kardeşimizi bekleyen imtihan da ayrı ayrı olacaktı tabi ki ama herkesin planında; taşı çatlatmak zorunda kalınsa da Allah’ın diktiği o fidanları gün yüzüne çıkartmak vardı elhamdülillah…