Genciyle, “kıdemli” genciyle vakfımızdaki herkes birbiriyle tanışıp kaynaşsın, yeni ufuklara açılsın, yeni sezon çalışmalarına bismillah desin diye Bolu Aladağ’a “Gemiye Dönüyoruz” demeye gittik. Eğitim- öğretim yılının henüz başında “doping” mahiyetinde gerçekleştirdiğimiz kısa kampımızda Nureddin Hocamız kış henüz gelmeden ümmetimiz için çalışma iştiyakımızı alevlendiren derslerinde bize limana çekilmiş bir umut gemisini işaret etti. Temposu oldukça yoğun olan derslerimizde hocamız bu gemiyi mürettebatı-kaptanıyla, kaybedilme nedenleri-kazanımına giden yollarıyla; enine boyuna anlattı.
Tufanlar içinde alabora olmuş insanlığın, senelerdir Nuh’un Gemisi misali aradığı Ümmet-i Muhammed’tir diyen hocamız, geminin motorunu ateşleyecek tayfanınsa Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin “insanlar sünnetimden uzaklaşıp bozulduğu zaman onları düzeltmek için çalışan “garipler”” buyurarak müjdeler ettiği muminler olacağını belirtti. Bu günse gariplikle şereflenmek için başının çaresine değil ümmetinin çarelerine bakan, herkes gitse de terini kanını damla damla damıtıp dağılmayan olmak gerektiğine değinildi. Halifemiz olmadan dalgalar arasında başı boş savrulup duran bir geminin ötesine geçemeyeceğimizin üstünde duran hocamız ancak böyle tek vücut olacağımızı belirtmiş oldu.
Gemiyi terk etme nedenlerine de tafsilatıyla değinen hocamız bunun başımıza gelen bir fitneden başka bir şey olmadığını belirtti. Burada çokça yaptığımız hatalara da değinen hocamız fitneyle ona beddualar ederek değil onu tanıyarak mücadele edebilir, karşı koyabiliriz dedi. Bu istikamette devam eden dersimizde fitne çeşitleri ve fitneye düşme nedenleri ayrıntılı bir şekilde işlendi.
Derdimizin bu gemiyi harekete geçirecek taife-i mansure olmak olduğunu söyledikten sonra hocamız bu gayemizde yollarımızı tıkatan nedenleri iç ve dış etkenler olarak ikiye ayırdı. İç etkenleri sayarken Şirk, Allah’ı hakkıyla tanıyamama, nefis ve şehvetlere esir olunmasından bahseden hocamız dış etkenleri, şeytanın hamleleri etrafında çokça durarak anlattı.
Gemiye dönüşümüzü “cihad” ile yani Allah’ın rızasına uygun bir şekilde yaşama heyecanıyla sağlayabileceğimizi belirten hocamız “cihad” kelimesini gırtlağımızda bırakmadı, en ince ayrıntılarıyla açıkladı ve gemiye dönüşümüzün yol haritasını çizmiş oldu.
Programı büyük bir heyecan ve arzu ile takip eden, esprileri bile cihad şuuruna uygun olan gençler yemek sıralarında, çay sohbetlerinde “Gemiye bakalım ilk kim çıkacak?”, “Kaptan köşkünde kimler olacak?” diyerek çekişmeden de edemediler.