Gençdoku 50. sayısıyla yine gündemdeki yerini alıyor. Temmuz ayında incelediğimiz konu:
ORUÇ TUTULMASI
Bir ay daha geçmiş ve dergi arşivimize bir sayı daha eklemişiz. “Onlarca dergi çıkarmışız…” desek yalan değil; dile kolay, onca yoğunluğumuza rağmen, kaşla göz arasında 50. sayımıza ulaşmışız.
Hasan el-Benna’nın mütevazı çizgisinden ilham almak suretiyle “İşimiz Vaktimizden Çok!” diyerek yola çıkanların izini sürmüşüz ve kütüphanemizde hususi bir rafımızı, dergimizin her biri birbirinden özenle hazırlanmış sayılarına ayırmışız artık…
Gençdoku, geldiği noktada, onlarca yazarı, binlerce okuru, editörleri ve çalışkan yayın kurulu ile modern zamanın büyük bir ailesi oluvermiş meğer…
‘Bu defa ne yapalım?’ diyerek değil, ‘Ne yapılması gerekir?’ diyerek hazırladık yine dergimizi. Şimdiye dek kuşaklardır maruz kalınan ‘gündem tasallutu’, yine başa gelip çatmadan, ‘Ramazan ayında kendi gündemimizi nasıl inşa edebiliriz?’ sorusuna yanıtlar arıyoruz bu ay… Ramazan ayında klasik Ramazan yazılarının sıkıcılığına maruz kalmadan önce, her Ramazan’da olanlar yine yaşanmadan önce, hangi tedbirlerle Ramazan’a giriş yapacağımızı sorguluyoruz.
On yıllar boyunca böylesi bir dinin mensupları olarak, bunca imkan içerisinde, Ramazan’da üzerimize düşen tebliğ vazifesini ifa edemediğimiz kadar, ekranlardan evlerimize, sokaklardan şuurumuza taşan Ramazan katliamına maruz kaldık. Oruçluyken, ibadet hâlinde olmaktan güç alarak tebliğ edecek yerde, orucunu saklayarak ‘göze girme’ idealleriyle vakit kaybeden üniversiteli gençlerimiz var. Özgürlük mücadelesini yapanların ellerinde katledilen özgürlükler olduğu kadar, abidlerin elinde ziyan olan ibadetler olmasın artık… Bu defa Ramazan tüm saflığıyla, temizliğiyle Ramazan olsun, bizim olsun istedik…
Yerel yönetimler eliyle, “halk öyle istiyor” denilerek masraflı etkinliklerle ziyan edilen Ramazan akşamlarımızı, kendi medeniyetimizin manevi dinamikleriyle ihya etmeye çalışıyoruz. Salih Beşir’in yazısını okuduktan sonra sokaklardaki etkinliklerden evimizin huzuruna, mescidimizin maneviyatına kaçıyoruz.
Her yıl Ramazan akşamlarımızı berbat eden, TV tartışmalarından ekmek yiyen unvanlı akademisyenlere de onların bilim anlayışına da “Hasbünallah” diyor ve Sefa Çetinkaya ile birlikte, bilimsel perdelerin ardında gizlenen ‘kulluk düşmanı’ çalışmalara “Siz kimi kandırıyorsunuz?” diye soruyoruz.
Yaşar Değirmenci Hocamızın, “İnsanı İhyâ Ayı Ramazan” başlıklı yazısıyla inanç yoksulluğuna karşı Ramazan seferberliği başlatıyoruz. Hem içeriği hem de diliyle huzur ve şuur veren bir yazı; okumanızı ısrarla tavsiye ediyoruz…
İslam Hukuku konusunda büyük bir boşluk dolduran, Türkiye’de kaynaklara dayalı ilmihalleri ve her biri birbirinden değerli eserleriyle zihinlerimizde ufuklar açan Prof.Dr.Hamdi Döndüren Hocamızla gerçekleştirdik bu ayki röportajımızı… Ramazan’da gençliğin göze batan sorunlarını, ehliyle çözüme ulaştıralım istedik. Muhterem Hocamız, tüm yoğunluğuna rağmen lütfettiler ve bizi kırmadılar, kendileriyle en güzel röportajlarımızdan birini gerçekleştirmiş olduk.
Ramazan ayındaki klasik doktor tavsiyelerini, güvendiğimiz doktorumuz Yrd.Doç.Dr.Fırat Erdoğan Hocamıza sorduk ve metabolizmamızın Ramazan’da nasıl şekilleneceğini bir de kendisinden dinledik.
Hilal Furkan Hanımefendi, her yıl duyulması adet olan “Nerede o eski Ramazanlar?” sorusunu cevapsız bırakmıyor, hatta bu adeti ters yüz ediyor, mazi tadındaki Ramazanlara götürüyor bizi…
Avrupa’dan Ramazan manzaralarını Mehmet Nezir Gül üstadımızdan izliyoruz, vaktimizi Nureddin Yıldız Hocaefendinin mektubuyla diriltiyoruz, medeniyetlerin dil ve kültür savaşlarına genç yazarımız Musab Yılmaz’ın kaleminden göz atıyor ve Ramazan öncesi tedbirlerimizi Mücahit Kuzucu’nun düşündüren yazısından okuyoruz…
Ayşe Zeynep Hanımefendinin, ‘muhafazakar bacılarımız’ın modenizmin etkisiyle günden güne eriyen tesettür bilincini altüst ettiği yazısını mutlaka incelemenizi öneriyor, günah münah denmeden bacılarımızın ellerinde işlenen tesettür katliamına sizlerin de her fırsatta “Dur!” demenizi istirham ediyoruz.
Tüm bunların yanı sıra, Hayati Kaan Özer bize İslam’ın siyasi rükunlarını hatırlatıyor, Evliya Çelebi bu kez Antalya’yı karıştırıyor, çizginin üstadı Hasan Aycın yine düşündüren çizgileriyle göz zevkimize sürur katıyor…
Aylardır hazırlıklarını sürdürdüğümüz gezi yazısı yarışmamızı da tamamlamamızın ardından, güzel bir programla yarışmamızda dereceye girenleri ilan ettik ve ödüllerini takdim ettik. Yarışmada birinci olan yazının ilk yarısını bu ay sizlerin de beğeninize sunduk. Küresel kent bağlanırlığı en yüksek kentlere ev sahipliği yapan İngiltere’nin şehirlerinde, müzelerinde, sokaklarında neler olup bitiyormuş, bir gidip gelmiş olduk yazıyı okurken… Bu vesileyle ödül alan ve dereceye giren tüm yarışmacılarımızı bir kez daha tebrik ediyoruz.
Önümüzdeki Ağustos sayısında, Türkiye’ye iz bırakmış dergilerle ilgili olarak, şimdiden büyük kısmını hazırlamış olduğumuz araştırmalarımızı sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Gençdoku, enerjisini okurlarının desteğinden almaktadır ve bu destek devam ettiği müddetçe dergimiz gençlerin gündemini inşa etme görevini elinden geldiğince sürdürmeye çalışacaktır.
